9 Mayıs 2009 Cumartesi

Bayan Yanı


Eskiden tren bileti alacağınız zaman, kimse size koltuğunuzu hangi cinsiyette arzu ettiğinizi sormazdı. Sadece hangi saatte, hangi trenle, nereye gitmek istediğinizi söyler, biletinizi alırdınız. Yol arkadaşınız bir erkek de olabilirdi bir kadın da. Trenleri sevmemin birçok nedeninden biri de bu olmuştu yıllarca. Otobüslerin tersine trenlerde "bayan yanı" uygulamasının(zorlamasının) olmaması, en azından o trene binen insanların, yanlarındaki kişinin cinsiyetiyle ilgilenmediklerine kendimi inandırmamı kolaylaştırırdı. Kendimi kısa bir süreliğine de olsa aklı fikri etrafındakilerin belinden aşağısında olmayan daha ileri bir uygarlığa ait insanlarla yolculuk ediyormuşum gibi hissederdim.
Oysa son İstanbul yolculuğumu yaparken"bayan yanı" uygulamasının trenlere de sirayet ettiğini gördüm. Gerçi henüz otobüslerdeki kadar zaruret haline gelmemiş bu durum, tercihinize bırakılmış. Ancak Türkiye gibi hızla tutuculaşan bir ülkede bunun gerçek bir "tercih özgürlüğü" olmadığını anlamak için çok akıllı olmaya gerek yok. Ne de olsa bir kadının bir başka bir kadının yanında oturmayı seçebilecek durumdayken bu"lüksünü (!)" kullanmadan, herhangi bir tercih belirtmeden bilet alması, bir çeşit ahlak düşüklüğü olarak kolayca nitelenebilir bu ülkede. 

Sonuç olarak haremlik-selamlık uygulaması, trenler için de geçerli artık. Trajikomik olansa, internetten birkaç saniyede otobüs ya da tren bileti alabilecek kadar ileri bir medeniyet düzeyine ulaşmışken, hızlı trenle milli gurur yaşamamız beklenirken hala bir kadınla bir erkeğin yanyana oturmalarının, ahlaksız bir sonuca ya da tacize gebe olduğunun düşünülmesi.

Hele otobüslerde bu zihniyet öyle yerleşmiş, sorgulanmaya sorgulanmaya öyle boyutlara ulaşmış durumda ki insanlar, birlikte oturmaya razı olsa muavin razı olmuyor bir türlü. Yan yana oturmanın sakıncaları öyle büyük ki bir anda bir namus meselesine dönüşebiliyor; elbette otobüsün namusundan sorumlu muavin için yaptığı müdahale son derece doğal olmalı. Diğer yandan işin garip olan bir başka yönü erkeklerin büyük çoğunluğunun da cinslerine sapık muamelesi yapılmasına epeyce alışmış olmaları. 

Bütün bu söylediklerimden sonra merak edenler için tren bileti alırken cinsiyetsiz koltuk tercih ettim, yanıma son derece kibar, "normal" bir "insan" oturdu ve bundan önceki yolculuklarımda uğramadığım gibi bu yolculuğumda da tacize uğramadım.

1 yorum:

Toplumcu Adalet dedi ki...

Ya normal bir insan olmasaydı. Ya sapığın teki olsaydı. Unutmamalı ki kadınlar için sıkıyönetim koşulları geçerlidir bu ülkede. Gece sokağa çıkma yasağı da dahil sui generis, adı konmamış bir sıkıyönetim düzeni uygulanır kadınlara sert şekilde. Sanki bir zamanlar kadınlarla erkekler arasında büyük bir meydan savaşı yaşanmış da kadınlar mağlup olmuş, kadınlar açısından şartları ağır bir barış anlaşması imzalanmıştır. Sen, “Ben tanımıyorum anlaşmayı” desen de galipler kabul etmez bunu ve bedelini ödetirler. Üzgünüm ama realite budur.