19 Mayıs 2010 Çarşamba

Gözler ah o gözler...

Fotoğraf çekmeye pek ilgim yok ama arada bir kendimi şu heybetli makineleri incelerken, fiyat karşılaştırması yaparken buluyorum. Kıyafet satan mağazalarda gezinmek ne kadar rahatsız ediyorsa kurcalanacak aletler, bilgisayarlar, cep telefonları o kadar ilgimi çekiyor.

İlgimi çeken bir başka şey de bir anda fotoğrafçılığa merak saran, bu merakını tatmin için hemen en son çıkan fotoğraf makinelerinden birini tabii yine havalı çantasıyla birlikte satın alıverip çektikleri her karenin national geographic ödülü almasını bekleyen arkadaşlar. Ne de olsa o kadar para dökülen bir makinenin karşılığını ödemesi gerekir. Ama istenilen sonuç elde edilemeyince genelde makinenin yetersiz bir yanı bulunur lensi kötüdür, şunu şöyledir, bunu böyledir. Gözler, daha pahalı olan başka bir makineye ya da objektife, lense çevrilir umutla. Bir bölüm ise o ağır çantalarla dolanmaktan çabuk bıkıp etrafta çekecek bir şey olmaması gibi bir neden üreterek bu eziyetten tamamen kurtulur. Gerçi haksızlık etmeyeyim ben de aynı şeyi gitar konusunda yapmıştım.

Fotoğrafta makine ne kadar önemli acaba? Ben fotoğraf makinesinin arkasındaki gözün ve aklın hep daha önemli olduğunu düşünmüşümdür. Tabii bu benim görüşüm ama benimle aynı fikirde olanlar da var.


Henri Cartier Bresson şöyle diyor :"Bir fotoğrafçı kendini makinesiyle rahat hissediyorsa ve makine yapacağı işe uygunsa bu yeterlidir. Fotoğraf makinesinin gündelik kullanımı, diyafram değerleri, çekim hızı ayarları ve benzeri şeyler, tıpkı bir otomobilin vites değişimleleri gibi düşünmeden yapılması gereken şeylerdir. Bu işlemlerden her hangi biriyle -en karmaşıklarıyla bile- ilgili ayrıntılara girmek benim işim değil; çünkü bunların hepsi, üreticilerin makine ve portakal rengi deri kılıfıyla birlikte verdikleri kullanım kılavuzlarında, askerce bir kesinlikle anlatılmıştır. Fotoğraf makinesi güzel bir oyuncak olsa da, en azından konuşurken bu aşamanın ötesine geçmeliyiz. Aynı şey, karanlık odada güzel baskılar yapmanın nasılları, nedenleri için de geçerlidir."



Bresson'un fotoğraflarına hayranlık duyuyorum. Bresson, fotoğraf tarihine damgasını vuran fotoğraflarının bir kısmını bugün için ilkel sayılabilecek 33 mm Leica ile çekmişti. Bresson'un ilk Leicası şuydu:

İşte Bresson'un yarım yüzyıldan uzun zaman önceki tekniklerle çektiği birkaç fotoğraf:






Bir de ben tarzını pek sevmesem de Amerika'nın en tanınmış fotoğrafçılarından Terry Richardson var. Bir moda fotoğrafçısı olan ve Obama dahil pek çok ünlünün resimlerini çeken Richardson'un kullandığı makine 200 ile 400 dolar arası bir meblağ vererek alabileceğiniz Yashica T4. İşte bu
Richardson'dan birkaç fotoğraf...Tümünü YaslaArtık bu yazıyı okuyunca şevke mi gelirsiniz, kenara attığınız ufak makinenizi kutudan çıkarmaya mı karar verirsiniz, bilemiyorum.

Not: Sadıkcım vallahi sana dokundurmuyor bu yazı :)

5 yorum:

SADIK SEKİTMEZ dedi ki...

Gözlerime pek güvenmesem de fotoğraf çekmek için uygun olmadığını düşündüğüm son gittiğim geziden bile üç beş eh işte sayılabilcek fotoğraf çıkardım valla :) o yüzden pek alınmadım ama yine de yazıyı okurken gerildim :). Makinelerin kolaylaştırıcı olduğunu ama iyi fotoğraf çekmek için tek başına yeterli olmayıp fotoğrafı çeken kişide algı, his ve zekanın gerektiğini düşünüyorum. iyi bir fotoğrafçının gördüğü nesneyi kötü bir fotoğrafçı da görür aslında ama o nesneden iyi bir fotoğraf çıkarmak aklına gelmez veya dener ama olmaz. işte burda devreye algı ve zeka giriyor. o yüzden herkes fotoğrafçı olamıyor sadece fotoğraf meraklısı olarak kalıyor. izin verirsen insanlar heveslerini alsınlar fotoğraf meraklısı olarak takılsınlar, belki aralarından iyi fotoğrafçılar çıkacak, bir şans ver Olcay bizlere :). Sahip olduğum makinenin hakkını veremiyor olabilirim Olcay ama sana da yar etmem o makineyi, böyle yazılarla vazgeçiremezsin beni :)

A-H dedi ki...

kesinlikle makinenin arkasindaki goz ve kisinin bakis acisi cok onemli. ayni makineyi kullandigimiz halde esimle benim cektigim fotograflar arasinda hep daglar kadar fark var :)

asteroid b-612 dedi ki...

Senden de hiçbir şey kaçmıyor Sadık :)))

Sema dedi ki...

Canımdan bezdiren acayip bir tutku...Canımdan bezdirme nedeni ise,hislerime tercüman olamayan bir makineye sahibim:))ne hakaretlerime maruz kalır zavallıcık:)tarif ettiğiniz kişilerden biride benim galiba:))güzel yazıydı emeğinize sağlık...

Unknown dedi ki...

"I observed that a photograph can be the object of three practices (or of the three emotions, or of the three intentions): to do, to undergo, to look." (Roland Barthes, Camera Lucida)





Murat D.