4 Mart 2010 Perşembe

Zamyatin'le Tanışmak

Birkaç gün önce önce Yevgeni Zamyatin'in "Biz" isimli romanını okudum ardından Zamyatin ve Bulgakov'un mektuplarını içeren "Stalin'e Mektuplar"ı. İki yazarın çaresizce yurtdışına çıkmalarına izin verilmesi için yaptıkları ricalar içler acısıydı. Zamyatin'in mektubu, yeni bir ülkenin kuruluşunda yer alan ancak daha sonra kraldan çok kralcıların, kalemlerini menfaatleri neyi gerektiriyorsa onun için kullanan kimilerinin omuzlar üstünde taşınmasını endişeyle izleyen bir yazarın sitemleriydi aynı zamanda. Zamyatin'in bir yandan Sovyet Devrimi'ne inancını sürdürürken diğer yandan dile getirdiği korkuları ve cesaretli dürüstlüğü dikkate değer. Zamyatin'in yazdıkları bugün de anlam çıkarılacak, üzerinde düşünülecek şeyler. Ne de olsa Zamyatin'in tarif ettiklerinden yani devre göre başlık takanlardan bugün de çokça var.


Zamyatin'den :

''Korkarım yufka yüreklilikte çok ileri gidiyoruz. Fransız Devrimi divan adaletini ve iktidara yaranmak isteyenleri ezme konusunda acımasız oldu. 11 Messidor 1794'de Halk Eğitim Komitesi Başkanı Payan'ın yayımladığı bir buyrukta başka konular arasında şunlar da okunabiliyordu: 'Durmadan günlük olaylar arkasında koşmayı iş edinen bir açıkgöz yazarlar topluluğu var onlar her mevsimin modasını ve rengini taşıyorlar, ne zaman kırmızı başlık örtüleceğini ne zaman çıkarılacağını biliyorlar... Bunun sonucu, onlar sanatın değerini düşürerek zevki bayağılaştırıyorlar. Gerçek deha düşünce de yaratıyor ve düşüncelerini bronzda canlandırıyor, halbuki özgürlük korumasına sığınan sıradan kimseler geçici bir başarıyı kendi adına çeviriyor ve bu günlük başarının çiçeklerini topluyor.. '

Bu buyrukla beraber, Fransız Devrimi, devrimci kılığına girmiş saray şairlerini giyotine gönderiyordu. Bize gelince 'ne zaman kırmızı başlık giyileceğini ve ne zaman çıkarılacağını kestiren gözüaçık yazarlarımızı' ne zaman Çar'ın tahta çıkış yıldönümünü, ne zaman orak ve çekici kutlayacağını bilenleri, halka devrime yaraşır edebiyatın temsilcileri olarak tanıtıyoruz. O yana bu yana sokulan ve mesafeler kateden efsane edebiyatçılarımız, kendilerine üstün ödül getirecek olan durdurulamaz bir yarışa balıklama dalıyorlar: Lirik şiir yazma, entelijansiyaya bu şövalyelerce çamur atma tekeli var. Payan'ın gerçeği görmüş olmasından korkuyorum: Bu da sadece sanatı yolundan çıkarmak, onu küçültmek olur. Durum sürekli olarak böyle giderse, bu son yıllar rus edebiyatının, ustalar okulu adı ile tarihe geçenlerle sınırlı kalmasından korkuyorum çünkü ustalıkla davranmayanlar iki yıldan beri susmaktadırlar.'' (1921- Zamyatin'in Korkuyorum isimli yazısından)


"
Aşırı masumluk oyunu oynamıyorum. Devrimi izleyen üç ya da dört yıl süresince yazdıklarım içinde şu ya da bu suçlamayı haklı gösterebilecek şeyler bulunduğunu çok iyi biliyorum. Benim, koşullara göre söylenmesi yararlı olacakları değil de, bana gerçek görüneni söyleme gibi çok ters bir alışkanlığım olduğunu da biliyorum. Özellikle, yazının bağımlılaştırılmasının, yaranma düşüncesinin, durumlara bağlı görüş değiştirmelerin bende bıraktığı duyguları hiçbir zaman saklamadım; bütün bunların hem yazarın ve hem de devrimin değerini azaltacağını her zaman düşündüm ve düşünmeye devam ediyorum. Çok önceleri yazılarımın birinde bu sorunu açıkça ve dahası hoşa gitmeyecek biçimde ortaya koydum; bu da kişiliğime yöneltilmiş yaygın kampanyanın açılmasına yol açtı." (Haziran 1931-Zamyatin'in Stalin'e mektubundan- Bu mektubun ardından Zamyatin'e yurtdışı izni verildi)


Stalin'e Mektuplar : İletişim Yayınları 1991 - Çeviren İsmail Arıkan

Hiç yorum yok: