9 Şubat 2010 Salı

Üç ay önce terslediğim müşteri temsilcisine gecikmiş özürümdür

Bugün daha önce çağrı merkezinde çalışmış biriyle sohbet etme fırsatı buldum. Anlattıkları oldukça ilginçti. Öncelikle çalıştığı yerde herkes üniversite mezunuymuş. Kendisi de Ankara'da bir üniversiteden mezun olmuş. Çalışma şartlarının çok zor olduğunu, esnek çalışmanın çalışanları çok zorladığını anlattı, "Mesela akşam beşte çıkmaya hazırlanırken bir telefon geliyor ve yediye kadar çalışacaksınız, diyorlardı" dedi. Önceleri fazla mesai ücretlerini alıyorlarmış ama daha sonra öğle yemeği süreleri ve verdikleri kısa iş aralarında geçen süreler nedeniyle kesinti yapıp fazla mesai ücreti de vermemeye başlamışlar.

Bir de takıntılı müşterilerden çok çekiyorlarmış, ismi herkesçe bilinen müşteriler varmış. Birkaçının adını hala hatırlıyordu hatta. Bu kişiler arayınca ekranda uyarı yazısı çıkıyormuş "takipli müşteri" diye. Bu mimlenmiş müşterileri özel birimlere aktarıyorlarmış. Bazı müşteriler de telefonu açıp sadece küfür ediyormuş. Birkaçından bahsetti bana, bir tanesi gece telefonları cevaplanmayınca İstanbul'dan bir müdürün direk telefonunu bulup onu aramış ve "Çağrı merkezinizdekiler telefonumu açmıyorlar" diye şikayet etmiş. Müdür de çalışanları arayıp telefonu açmalarını, yarım saat konuştuktan sonra müşterinin sıkılıp bırakacağını söylemiş. Müşteri ise arayıp müşteri temsilcisine televizyonda o sıralar yayınlanan bir diziyi anlatmış epeyce bir süre.

Sonra müşteriyle 60 saniyeden uzun süre görüşmemeleri gerekiyormuş. Daha fazla telefona cevap vermelerini sağlamak için 60 saniyeden uzun konuşmamalarını istiyorlarmış. Sanırım bu müşteri temsilcisine bir iki soru sorduğunuzda hissettiğiniz gerilimi açıklıyor.

Bulabildiğim verilere göre şu anda Türkiye'de 40 bin civarında insan çağrı merkezlerinde çalışıyor, sendikasız ve temel hakları olmadan çalışan bu insanların neredeyse tamamı üniversite mezunu. İnternette bu konuyla ilgili bir yazıda yazar, "Hepinizi, herhangi bir çağrı merkezini aradığınızda, onlara hemen yasal ve anayasal hakları olan sendikalaşma haklarını desteklediğinizi söylemeye davet ediyorum" diye bitirmiş yazısını. Düşününce, kendi kendime "Neden olmasın?" dedim.


Ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.gercegecagrimerkezi.org/2007/12/cagri-merkezleri-ve-emekci-mtler/

Not: Bu arada aylar önce kendisine bir türlü ulaşamadığım için çileden çıkıp sonunda ulaşınca da söylenip durduğum müşteri temsilcisi arkadaş, kusura bakma lütfen...

Ha bir de bu yazıyı okuyup tıpkı Tekel işçilerine yapıldığı gibi "Kardeşim işleri, maaşları var bir de şikayet ediyorlar" diyecek olan olursa ona ancak "Yuh artık!" diyebileceğim. Hatta dedim bile "Yuh artık!"

Hiç yorum yok: