4 Ağustos 2011 Perşembe

dinginlik korkusu...

Dün sokakta yürürken birden aklıma insanın hangi noktada yaşamla bağının zayıfladığı sorusu geldi. Yaşamla, etrafında olup bitenlerle hatta kendi hayatında olup bitenlerle bağının zayıfladığı an... Son zamanlarda kendi hayatımda olanlara karşı sıradışı bir sakinlik ve soğukkanlılıkla yaklaştığımı fark etmemdi belki bu düşünceyi zihnime getiren. Sanki artık şaşıracak pek bir şey kalmamış gibi... Sonra insanın şaşkınlığını yitirmesinin ölümcül olduğunu düşündüm. Öfkeyi yitirmenin toplumsal düzlemde ölümcül oluşu gibi.

Ve şaşkınlık... Hala şaşırabildiğimiz oranda enerjimiz var. Gazetede çalışırken kendini yıllar içinde ispat etmiş yaşlı başlı gazetecilerde dikkatimi çeken ortak bir özellik vardı mesela. Yıllardır binlerce acayip olaya, yolsuzluğa, hırsızlığa tanık olmuş bu insanlar karşılarına çıkan her acayipliğe sanki ilk kez böyle bir olayla karşılaşıyormuşçasına hayretle yaklaşırlardı. Gözleri fal taşı gibi açılır, heyecanları yüzlerinin her çizgisine yayılırdı. Onları iyi birer gazeteci yapan, hatta genç tutan şeyin bu olduğunu düşünürdüm hep. Hayret duygusunu yitirmemek, hala şaşırabilmek, kızabilmek, öfkelenebilmek...

Öfke konusunu biraz daha açmak gerekir belki. Kastım sürekli kızgın olmak değil. Sürekli kızgınlık insanı yıpratır çünkü çoğu zaman, zaman kaybıdır. Hayattan çalınan zaman dilimidir. Ancak öfkelenmemek, her şeyi olağan saymak da öldürür insanı, içten içe ve yavaş yavaş bitki haline getirir. Bunu sadece dünyada olanlara duyulan öfke açısından söylemiyorum, bazen kendi hayatımızda, kişisel ilişkilerimizde yaşananlara dair de bir canlılık belirtisidir öfke duyabilmek. Hafıza sahibi olabilmek... Kinci olmamak ama sağlam bir hafızaya sahip olmak... Verdiğimiz tepkilerin nedenlerini unutmamak, unutup da aynı durumlara yeniden düşmemek..

Dün sokakta yürürken içimin bu kadar dingin olmasından dolayı ürktüm biraz. Hafızamın biraz daha canlı olmasını diledim. Silkelenip kendime gelmek istedim. Yapabildim mi? Göreceğiz...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

genel hayata dair dingin kalabilmek hala herşeye rağmen ,ayakta ölmeye başlandığının ilk belirtileridir gibi geliyor bana..acil birşeyleri görmeli öfkemizi,heyecanımızı tetiklemek için......