8 Ocak 2011 Cumartesi

Olcay'ın saçmalıkla imtihanı

Öncelikle ölmedim, hayattayım hala. Canım yazmak istemedi sadece... İnsanı canı yazmak istemezken bile yazmak zorunda bırakan şeyler vardır. Mesela çok güzel bir kitap okursunuz, yazmanız lazım, başınıza inanılmayacak kadar acayip bir olay gelmiştir yazmanız lazım... İnsanı yazmak zorunda bırakan her şey böyle müthiş değil tabii ki. Benim şu anda yazmama neden olan şey gibi acıklı durumlar da var.

Evet yazıyorum şu an çünkü saat sabahın üçü ve ben televizyonda Meleğin Sırları isimli, uzun zamandır izlemediğim kötülükteki filmi izlerken içimde birikenleri anlatmam lazımdı... Dayanamadım yazdım. Buradan kültür sanatı desteklemek için parasını saçan, sponsor olan birileri varsa onlara sesleniyorum lütfen "Kötü filmleri henüz çekilmemişken engelleyecek gizli bir örgüt" varsa desteğinizi esirgemeyin, öyle bir örgüt yoksa da bir an önce kurulmalı bence. Hatta her sene "Bu sene dünyaya gelmesini engellediğimiz en kötü filmler" yarışması bile yapılabilir ben desteklerim böyle bir fikri. Sonuçta istenmeyen gebeliklere nasıl çözüm üretiliyorsa insanlığın başka felaketlere de çözüm bulabileceğine inancım sonsuz. Buradan insanlık adına sesleniyorum: "Yapmayın canım kardeşim, yapmayın, etmeyin. Saçma sapan, mantık ağı Peter Parker'ın sentetik örümcek ağından bile uyduruk şeyleri çekmeyin" Reklam arası bitti işkenceye devam, sırf ne kadar saçmalaşabilecek diye dayanacağım sonuna kadar...

Bir şey diyeyim mi? İnsan böyle zamanlarda blogunun değerini anlıyor. Ohh be rahatladım :)


2 yorum:

Zeugma dedi ki...

Fragmanı etkileyiciymiş. Ama İngilizce olması etken sanırım.
İyi oldu öğrendiğimiz bunları.Hani bir gün rastlarsak izlemeyelim :))

Ben de kızıp rahatlamak adına çok yazı girmişimdir bloguma. Birçok psikolog, hastalarına blog yazmayı önermeye başlamış zaten :))

asteroid b-612 dedi ki...

Zeugma, aksine rastlarsan mutlaka göz atmalısın unutamayacağın bir tecrübe olacağına dair garanti verebilirim :)