6 Ekim 2009 Salı

Gemi...


Kaybettiklerimize,
yeni kazandıklarımıza
yeniden kazandıklarımıza
ve
hiç kaybetmediklerimize......

Dostluk, açık denizde dostlarınızla birlikte yürüttüğünüz bir gemi gibidir. Yolculuk başlangıçta öyle tatlı, öyle güzeldir ki sonsuza kadar devam etsin istersiniz. Güneşin sıcaklığı yüzünüzü ısıtırken, birlikte yol aldığınızı bilmek gibisi yoktur. Sonra herkes, bir ucundan tutar geminin; herkes, canla başla çalışır gemiyi yürütmek için. Emek verdikçe güçlenir gemi. Arada bir misafirleri de olur geminin. Şöyle bir bakar, sofranızda keyfinizi paylaşır, sonra yollarına devam ederler.

Ancak, açık denizde dostluk gemisinin işi zordur. Kimi zaman, çetin fırtınalara rastlar gemi. Eğer çalışmakla, emekle güçlenmişse gemidekilerin kolları, her biri bir yerlere, birbirlerine tutunur ve kurban verilmez açık denizin hırçın dalgalarına.

Fakat yol uzundur ve her uzun yol gibi yorucudur. Zamanla kayıplar olur gemide. Kiminin aklı başka yerdedir, ayağı kayıverir geminin güvertesinde. Tutmaya çalışırsınız, sanırsınız ki onun gönlü de kalmaktan yana. Oysa O, çok uzun zaman önce gitmiştir zaten.

Kiminin gözü yanından yöresinden geçen daha parlak, daha neşeli başka gemilere ilişir. Bir de bakmışsınız ki yılların yorgun emektarını hafifsemeye başlamış, hatta yok saymaya. En sonunda atlar bir kayığa ve ağır ağır uzaklaşır gemiden yüzünde hazin bir gülümsemeyle.

Kimi o kadar uzun zamandır gemi için çalışmayı bırakmıştır ki ilk fırtına zayıflayan kollarının cezasını keser. Biri daha eksilir mürettebattan.

Yine de yürür gemi, geride kalanlarla, yeni katılanlarla, aklını başına alanlarla ve yeniden dört elle gemiye sarılanlarla. Yine de yürür gemi ve yürüyecektir de kaybedilen her mürettebatın anısını yanında taşıyarak...ofp

Hiç yorum yok: