19 Aralık 2008 Cuma

Efrasiyab'ın Hikayeleri....


Efrasiyab'ın Hikayeleri, Ölüm ile canını almaya gittiği Cezzar Dede'nin kararlaştırdıkları oyunu konu alır. Ölüm, Cezzar Dede'ye bir şans verir. Buna göre Cezzar Dede ve Ölüm, sırayla hikayeler anlatacaklar ve Cezzar Dede, anlattığı her hikaye ile bir saat daha yaşam hakkı kazanacaktır.


Efrasiyab'ın Hikayeleri (İhsan Oktay Anar) Sayfa- 138-140:


Ölüm, Dünya Tarihi'ni böylece bitirdiğinde, hikayesinden etkilenmişe benziyordu. Öyle ki, anlattıkları bitince sanki söylenecek artık hiçbir söz kalmamış gibi suspus olmuştu. Ayrıca büyük bir sırrı açıklamış gibi "Ya! İşte böyle!" dercesine, başını anlamlı bir şekilde sallıyordu. Sessizliği ihtiyar bozdu:
- "Bu gerçekten ibretlerle dolu bir hikaye" dedi. Ne var ki çok uzun. Bu yüzden de çoluk çocuğa anlatılır cinsten değil. Ayrıca takip edilmesi biraz zor gibi. Dinleyenin anlamasından çok, anlatmanın zevki için anlatılmış gibi görünüyor."

Ne var ki Ölüm, ihtiyarın sözlerinden gocunmuşa benziyordu. Bu nedenle olsa gerek, beklediği izlenimi bırakamayıp hayal kırıklığına uğramış gibi, sesi de az buçuk titrediği halde şunları söyledi:-"Elbette anlatmanın zevki için! Ben seni niye düşüneyim? Hem böylesi daha dürüstçe. Alışık olduğun tarzı, üslubu ve kelimeleri kullanıp seni etkilemek için anlatsaydım, bundan en başta ben zevk almazdım. Dolayısıyla bu, fahişelik gibi bir şey olurdu. Başta dediğimiz gibi, anlattığın her hikaye için senin fazladan bir saat yaşaman hariç, oynadığımız bu oyunda ikimizin de en ufak bir menfaati bile yok. Amacımız kazanmak olmayınca, ne senin ne de benim, başarı ve kazanç peşinde koşmamız anlamsız. Yine de, hikayemizin güzel olmasını amaçlıyoruz. Fakat bir muhabbet tellalı gibi, güzelliği senin ayaklarının dibine koyup ücretimi istemiyorum. Bu güzellikten, yani hikayeden aldığım zevk bana yetiyor. Anladığım kadarıyla sen de öyle yapıyorsun."

Bunun üzerine ihtiyar şöyle dedi:

-"Elbette bu en doğru yol. Hal böyleyken benim anlattığım dini hikayede beklediklerini neden bulamadığını anlayamadım. Sen yakasına yapıştığın her insanı korkak mı sanıyorsun? Yoksa ölümsüz olduğun için korkusuzluğun yalnızca sana mı mahsus olduğunu düşünüyorsun? Benim dünyada tattığım en büyük lezzet, hayat değil, insanlık! Her zaman olduğu gibi şimdi de, yaşıyor olmanın değil, insan olmanın zevkini çıkarıyorum. Anlattığım her hikaye için bana bir saat süre verdiğin için sana müteşekkirim. Fakat şunu iyi bil: Ben bu süreyi yaşamak yerine, hikaye anlatmak için kullanıyorum."İhtiyarın sözlerini sonuna kadar dinledikten sonra, Ölüm, şunları söyledi:

-"Hayatını değil, insanlığını isteseydim elbette korkardın. Ancak bu güzel hediye sana sonsuza kadar verildi. Onu senden geri almam mümkün görünmüyor. Bu bakımdan sen de benim gibi ölümsüzsün. Fakat birçok kişi için insan olmanın zevkini ve keyfini çıkarmak değil, hayatı sürdürmek ve korumak daha önemli görünüyor. Ne pahasına olursa olsun yaşamaya çalışmakla, doğrusu çok büyük bir mutluluğu kaçırıyorlar. Acı ve ölüm korkuları onları yönetiyor. İşin kötüsü, bu korkuya Tanrı diyorlar. Oysa dünyayı korkuyla değil, bir insanın gözleriyle görselerdi, Tanrı'yı görmüş olurlardı......."

Hiç yorum yok: