Efenim, bir süredir internet sosyalitesi açısından kendime detoks uygulamaktayım. Facebook hesabımı belirsiz bir süre için dondurdum, twitter hesabımın küllerini de sonsuzluğa savurdum. Açıkçası bünyeye iyi geliyor tavsiye ediyorum. Özellikle Facebook konusunda arada bir arınmanın sayısız faydası var ( sayısız kelimesini olur da "Ne faydası var? O zaman faydalarını say" dersiniz diye önlem olarak kullandım, "Sayısız işte kardeşim, nesini sayayım?" deyip yırtabilmek için. Nitekim cidden bir faydası var mı emin değilim)
Her neyse en azından kendimi bağımlı gibi hissetmiyorum bir aydır ve biliyor musunuz Facebook yok diye eksik ya da asosyal de hissetmiyorum. Belki yine dönerim ama şimdilik detoksa devam..(Bu arada Facebook'tan ayrılmak sevgiliden ayrılmaktan daha zor onu da belirteyim. Hesabınızı dondurmak istediğinizde önce ahiret sorularıyla karşılaşıyorsunuz.
| Ayrılma nedeni (Zorunlu): |
|
|---|---|
| Lütfen biraz daha bilgi ver: |
Çeşitli seçenekler var verdiğiniz cevaba göre Facebook ısrarlı biçimde ikna çabasına girişiyor. Mesela "Vaktimi alıyor o yüzden ayrılıyorum" mu dediniz. Hemen Facebook'u adam gibi kullanmak için yardımcı olabileceklerini söylüyorlar. En ürkütücüsü ise son aşamaya geldiğinizde üstte listenizdeki arkadaşlarınızın resimleri beliriyor ve altında da "Ayşe seni çok özleyecek" "Veli seni çok özleyecek" gibi acayip ikna çabalarıyla karşılaşıyorsunuz. Artık biraz daha direnirseniz tehditlerle karşılaşabileceğiniz korkusuyla devam etmeniz gerekiyor. Hesabımı sadece dondurdum tamamen kapatınca ne yapıyorlar bilmiyorum ama ısrarlara kulak asmazsanız son aşamada Facebook'tan ağır küfürler yiyerek uğurlanabileceğinize dair endişelerim var.
Yalnız facebook olmayınca dinlediğim güzel şeyleri paylaşabileceğim ortam sıkıntısı çektiğimi de kabul etmem lazım. Paylaşamamanın sıkıntısını yaşarken kendi kendime "Blogum ne güne duruyor" deyip hemen buraya geldim. Bu hafta orada burada kulağıma çalınan ve gönlümü çalan ilk zat-ı muhterem Zaz. Ekşi sözlükte aslen Cezayirli olduğu rivayet edilen ve internette hakkında pek de bilgi bulunmayan Zaz'dan geliyor ilk şarkımız.
Kulağıma çalınan ikinci şarkı ise Kimbra'dan. Gelecek vadeden 20 yaşındaki kızımız, Avustralyalı. İftiharla sunuyorum:
Sonuncusu da bizden gelsin. Geçen gün televizyonda annemle izledik Flört'ün videosunu. Ben beğendim annem daha çok beğendi. Eğlenceliler gerçekten üstelik iyi müzik de yapıyorlar bence. Dinleyenler vardır zaten dinlemeyenler buyursun:
(Not: Birileri dailymotion'u da mahkeme kararıyla kapattırır ve benim bloga koyduğum bu bağlantılar da güme giderse ve yine kendi kendine olmayan müzik videoları hakkında konuşan deli blogger durumuna düşürülürsem bu kez çok ağır sözler geçireceğim içimden bu da biline)



4- Ha bu arada dişi ve erkek ilişkisi karmaşıklığının sadece insan türüne has olmadığı da bir başka gözlemim. Çatıdaki güvercinlerin kararsızlığı beni bile çıldırttı. Yarım saat tüyünü kabart, sağa yürü sola yürü sonra farklı yönlere doğru uç git?? Bence bir kuş ne istediğini bilmeli öncelikle.
ama olayı anlatayım siz ne diyeceksiniz bakalım?. "Bir öğle vakti verandada dinleniyordum, yerde kıpırdayan bir şey dikkatimi çekti. Bir arı ufak bir kelebeğe sarılmış, iğnesini de iyice batırmıştı. Kelebek de çaresizce çırpınıp duruyordu. Arıların çeneleri çok kuvvetlidir, bu arı da çırpınan kelebeğin kanatlarını tek tek koparmaya başladı. Önce birini sonra diğerini... Bu arada ben ne yapacağımı şaşırdım, pek eziyetli bir ölüm gibi geldi bana. Sonunda arı kelebeğin bütün kanatlarını kopardı ama kelebek hala hayattaydı. Bense belki biraz insani bir hassasiyetle kelebeğin çektiği eziyeti sona erdirmek istedim. Elime sinekliği aldığım gibi tanrısal vuruşumu gerçekleştirdim ve... Hem kelebeği hem de arıyı böcekler cennetine sevk ettim vücutlarını da törenle doğaya protein kaynağı olarak sundum. Aslında çok düşündüğüm de söylemez bunu yaparken daha çok anlık bir tepkiydi. Sonra emin olamadım müdahale etmekle doğru mu yaptım yanlış mı diye? Yani arı için o kelebek yaşamsal bir av değildi, sonuçta mevsimsel olarak etrafta bir sürü ölü böcek var. Bir nevi gereksiz avlanma yani. Hayvanlar dünyasında her türlü eziyet mubah olamaz, değil mi? Belgesel de çekmediğime göre doğaya müdahale etmemek gibi bir sorumluluğum olduğu da söylenemez. Yine de Zeus'un yıldırımı gibi sinekliği indirmem biraz küstahça mı oldu acaba? Karar veremedim bir türlü.






















